Galata

Bir kuleye sevdalıyım Gece vakti ekseninde  mıknatıslı gibi dönenen  fosforlu beyaz martılardanım Bir kadraja sığdık siyah-beyaz  Uzatmalı sonbahardı serin ve ışıklı  Sevdalım heybetliydi taş ve kökten uzun bir hikâye, sonu hep  bende bitti Alışkanlık olmuştu vapurda başımı kaldırıp  onu arıyordum, oradaysa daha sıramı savıyordum Zordu tabii ne sandınız  bu şehirde öğütülmeden tek parça kalabilmek her […]

Growing up in two dreams

Sen uykudan söz ederken İki rüyada büyümüş biri gibi Kalbim bölünüyor. Duvara yansıyan ışığın Yaptığı kelimeler, O kelimeler Uykuda geldiği için belki de Hâlâ dönüyorlar etrafımda. Bana dağları anlatıyorlar İnanmanın kanıyla ayakta duran Dağları. Çünkü bir sabahtır sonunda Bizi uyandıracak olan. Elimizden alınmış dünya ve doğumla Bir dağ yolunda ilerlerken sen Bacası tüten bir ev […]

Lalesh

Bu güneştir Bu da ev. Meleğin koruduğu yuva Bekler hep. Diyor ki bana Eşiklerden geçerek Gör siyah olanı İnsanlığı kurtaranı gör. Hani o yükseklikten Dağların insanı koruyan vakarından Söz eden. Başlıyorum düğümlerden Kumaşların dileklerle mühürlendiği  Karanlıktan başlıyorum. Ve batıyor güneşimiz bizim  Herkesten önce. Çocukların vaftizi  Badem ağaçlarına Asılmış dilek. Bahar geldi Ve gidişin senin  Bitmedi […]

Shadow

Mor dağların gölgesi Ve unutkanlık Daha fazlası yok, Vadilerin uğultusu Ve ağrıyan kalbim. Asıl şimdi Başa dönüyoruz Aşiret ve soy tarihinde yalnız, Bu dağ başında Bulduğumuz hüzün Bizim değil Geçmişin…

Ceremonial robes

Çürümüş donuk kalbinde bu toprakların Gözleri gördüm. Herkes sesiyle vardı Ve duruşuyla gövdesinin. Bir insanı en iyi sevişirken tanırız. Kalbimizi birlikte çürütürken. Ağırlaşan gövdemiz Gece uyandırır. Mezar gibidir avlulu evler. Çocukluk bir uykudur. Uzun sürer. Ve dokunmak için bir arzu Bir arzu sürükler bizi ölüme. Ben kendimi sınadım her gövdede Ben kendimi bıraktım her şehirde […]

Every woman knows her own tree

Sana geldiğimde Kanatlarımı, Siyah taşlarla örülmüş O ıssız şehrin üzerinde açacak, Bulduğum bir ağacın dallarına tüneyecek Ve acıyla bağıracaktım. Her kadın kendi ağacını tanır. Uçtum o gece. Karanlığın girmeye korktuğu şehri geçtim. Gölge olmayınca ruh yalnızdı. Uludum.

Q & A

en vazgeçilmez uyuşturucu: yalan en gerçekçi bitki: kaktüs en eski yerleşim ilkesi: talan en etkili botoks maddesi: gamsızlık en yalnız yer: sırtın ortası en sıcak kap: çaydanlık en sakin beklenti: balık oltası en zorlu coğrafya: kalp en zalim terör örgütü: aşk en büyük işkence: umut en zorlu taşıma aracı: tabut

Feather

Ne kadar ağır değil mi bir tüyü kaldırmak Tutmak ellerinin arasında bırakmamak ne büyük bir iş Çünkü tüy, uçanın emaneti sana başka tür bir hayatın kehaneti ve bakma, aslında her kehanet de bir iç bilgi teyidi Bir hacıyatmaz noktası var omurgamda vuruyorlar savruluyorum ama düşmüyorum nispet gibi sil baştan başlıyor hayat bir ileri bir geri […]

Juniper Prayer Beads

Kokusunu içine çek, rahatla, beni hatırla dedi  arkadaşım elime andız tespihi tutuştururken  Onu burnuma götürmek bir anlık yolculuk  Andız ağacı tohumu nasıl cömert Kırmızı şarabın tanelenmiş hali gibi  içinden parlak ve kıvamlı  Parmaklarımın arasından aktıkça  rayihasını bırakıyor peşi sıra Eski zaman kilise kokusu bu  Bir nevi buhurdanlık İki Cizvit rahip beliriyor ben taneleri okşadıkça  Gonca […]

Succour

Seni medet bildim ben Nedenini sorma sadece yardım et Peçetedeki şarap lekesi gibi dağılmışım Ama hep koyu kırmızıyım kıvamlı, buruk, ıslak Kaldırım taşına fırlatılan bilyeler gibi dağılmışım renkli, çocuksu, parlak Saha ara düşen eski aile fotoğrafları gibi dağılmışım asil, eski ve biraz ağlak Çanta gibi toparlanamıyor kalp dediğin Oda gibi düzenlenemiyor zihin O yüzden diyeceğim […]