Galata
Bir kuleye sevdalıyım
Gece vakti ekseninde
mıknatıslı gibi dönenen
fosforlu beyaz martılardanım
Bir kadraja sığdık siyah-beyaz
Uzatmalı sonbahardı serin ve ışıklı
Sevdalım heybetliydi
taş ve kökten uzun bir hikâye, sonu hep
bende bitti
Alışkanlık olmuştu vapurda başımı kaldırıp
onu arıyordum, oradaysa daha
sıramı savıyordum
Zordu tabii ne sandınız
bu şehirde öğütülmeden tek parça kalabilmek
her şey yıkılırken
zamansızca ayakta kalan bir oydu
Ve ona baktıkça sorardım kendime, sahi
benim kalbim niye hep böyle toydu
ki biz buna kısaca enayilik diyorduk
aramızda ve gözümüzden yaş gelene kadar
gülüyorduk
Rüzgârın kulesi derdim ona
En tepede insan, bulutlara komşu
İstanbul fır dönerdi etrafında dolandıkça
Yüzyıllarca öncenin taşları kayardı
bugünün yağmurunda
“Gökyüzünü Galata’ya indirip
bir ömür yaşayalım mı?”
diye bir duvar yazısı
bana sorsun isterdim yazan her kimse
önünden her geçtiğimde
Kollarımı açıp sarıldım
Taştan sevgili ısındı avuçlarımd