Mor kırmızı
Habire düşerdim, sanki göremediğim birileri
çelmelerdi ayaklarımı
Çok ağrırdı bacaklarım
hep çürük hep mor
Habire sol elimi keserdim bir de
Suyun altında yanardı kesik yeri
hep kan hep kırmızı
Habire yanılırdım en kötüsü
Fazla kıymet, emanet giysi gibi
dururdu güvendiklerimde
‘O ama çok farklı’ dediklerimde
Öğrendim zamanla, bütün farklar aynıdır
Ruhum gururundan morarırdı
ve yüzüm kızarırdı utancından
Çocukken battaniyeden çadır
yapardım ya hani sığınmaya
Şimdi çıplaktım insanların ortasında
Çıplak ayna, görür
ve nefret ederlerdi yansımalarından
O yüzden geriye kalan sadece
iki tayfı gökkuşağı kaderimin
hep mor hep kırmızı
Ne edeyim, söylemek zorundayım
Çok aldatıldım fazla bıçaklandım
hep mosmor hep kankırmızı